Sürdürülebilir
Yaşanabilirlik, kapsayıcılık ve dayanıklılık gibi temel yaklaşımlarla doğrudan ilişkili olan sürdürülebilirlik kavramı, ekolojinin korunmasını, sosyal adaletin sağlanmasını ve ekonomik gelişmeyi bir arada ele alır. Sürdürülebilir bir dünyanın varlığı, yereldeki eylemlerimize bağlı. Ancak kentlerin bireysel çabaları tek başına, küresel sürdürülebilirliği sağlamakta yetersiz kalıyor. Kentlerin kendi içlerinde sağladıkları sürdürülebilirlik eylemleri, yerel boyutta kalmayıp diğer kentlerle ilişkili şekilde, küresel ölçekte sağlandığı takdirde gerçek anlamda bir sürdürülebilirlikten bahsedebiliriz.
Mevcut kentleşme politikaları ve büyüme modelleri, günümüzün kent ve toplumlarını çevresel, ekonomik ve toplumsal anlamda büyük zorluklarla karşı karşıya getirmiş durumda.
Özellikle ekolojik kaynakların başlıca tüketicisi ve çevresel tahribatın başlıca üreticisi konumundaki kentler, sürdürülebilirlik konusunun temel öznesi olarak karşımıza çıkıyor. Kentlerde hâlihazırdaki üretim ve tüketim politikalarını, davranışlarını ve pratiklerini dönüştürerek doğal kaynaklar üzerindeki baskıyı azaltmak, kentsel sürdürülebilirliğin sağlanması için oldukça önemli. Diğer yandan, sürdürülebilir bir kentsel gelişme, ekolojik boyutunun dışında, ekonomik ve sosyal boyutlardaki eylemleri de yakından ilgilendiriyor. Dolayısıyla yerel ekonominin ve istihdamın güçlendirilmesi ve farklı topluluklar arasındaki eşitsizliğin giderilmesi, sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmasında büyük önem taşıyor.
Kentlerin çevresel, ekonomik ve sosyal açılardan sürdürülebilirliğini konu alan “sürdürülebilir kent” ekseni, MARUF21’in temel eksenlerinden biri olarak ele alınacak. Bu eksenle bağlantılı olarak yürütülecek oturumlar, sürdürülebilir kentsel gelişmeyi besleyecek amaçların halihazırdaki kentsel ve toplumsal süreçlere entegrasyonu konusunda kapsamlı ve disiplinlerarası tartışmalara sahne olacak.